Pedofili ve Ensest İlişkiler Meşrulaştırılamaz

PEDOFİLİ VE ENSEST İLİŞKİLER MEŞRULAŞTIRILAMAZ

Pedofili ve Ensest İlişkiler Meşrulaştırılamaz

Son günlerde çocuklara yönelik cinsel ilginin arttığına dair haberler medyada geniş şekilde yer almakta. Toplumun cinsel sapkınlıklar ve ensest ilişkiler konusunda tutarlı davranmadığına dikkat çeken TERAPİDER Genel Başkanı Aile ve Evlilik Terapisti Uz. Dr. Taner CANATAR; ” Bir yanda hem çocuk yaştaki evlilikleri hem de öz babanın kendi kızına şehvet duyabileceği fikrini normalleştirme çabalarına, öte yanda ise haklı olarak bu durumun asla kabul edilemez olduğu feryatlarına şahit oluyoruz. Pedofili (sübyancılık), günümüz psikiyatri sınıflandırma sistemlerinde parafililer’ yani ‘cinsel sapkınlıklar’ ana kategorisi altında ele alınır. Pedofil, en az 6 ay süre ile ergenlik (13 yaş) öncesi çocuklara yönelik doğal olmayan sapkın cinsel istek duyan kişidir. En az 16 yaşındadır ve istek duyduğu çocuktan da en az 5 yaş büyüktür. Pedofilide çocuklara karşı tekrarlayıcı cinsel dürtü ve tahrik edici fanteziler ortaya çıkar, bu cinsel dürtülere göre davranır veya bu nedenle belirgin sıkıntı duyulur, sosyal ve mesleki uyum bozulur. Bazen de ensest ile iç içedir. Ensest kelimesi ise sıfat olarak pis, kirlenmiş, temiz olmayan anlamına gelir. Ayrıca isim olarak da kirlilik, iffetsizlik, uygunsuzluk demektir. Bugün bu terim toplumumuzda evlenmeleri, ahlakça, hukukça, dince yasaklanmış (nikah düşmeyen) yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları anlamında kullanılmaktadır. Psikiyatri kitaplarında ise cinsel sapmalar bölümünde “yakın akrabalar arasında cinsel ilişkide bulunmalar” ya da “akraba aşkı” anlamında kullanılmaktadır. Son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla çocukta cinsel istismar olarak değerlendirilmesi ve sadece cinsel ilişkinin gerçekleştiği durumları değil çok daha geniş bir spektrumda tüm cinsel içerikli davranışları içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Sırayla en çok rastlanan ensest ilişkiler arasında baba kız, baba oğul, anne oğul, nadiren de anne kız pedofilik ensest vakalarına rastlanmaktadır. Yani özetle bizim ‘çocuk gelin’ adını verdiğimiz ve halen oluk oluk kanayan toplumsal yaramıza, dünya “pedofili” diyor. ” dedi.

Pedofilik kişilerin çoğunlukla, kendi çocukluk dönemlerinde istismara maruz kalmış ve sosyal olarak içe dönük, aile bireyleri ile yakın ve sıcak ilişki kuramayan, sosyal açıdan yeterince olgunlaşmamış bireyler olduğunu ifade eden Dr. CANATAR açıklamasında; ” Her şeyin ailede başladığını özellikle vurgulamak istiyoruz. Sağlıksız aileler, hastalıklı ruhlar yetiştirip şu an bilinçsizce gelecekteki bu tür vakaların ön hazırlığını yaparken, biz gecikmeye devam ediyoruz. Çocuklukta yaşanan ruhsal travmaların etkisi genellikle ergenlikte, cinsel etkinliklerde ya da evlilik yaşantısında ortaya çıkar ve derin ruhsal travmalar, fiziksel olanlar kadar çabuk iyileşmez. Çocukluk çağında cinsel istismara, tacize veya tecavüze uğramış bireylerin hayat boyu süren ilişki, kişilik ve akıl sağlığı sorunları yaşadıkları da ispatlanmıştır. Ne tür olursa olsun şiddete uğramak veya şiddete tanık olmak çocukları ve çocukların geleceklerini ciddi bir biçimde etkiler; korku ve kaygı yaşamalarına, öfkeli olmalarına, uyku bozukluklarına, duygusal, davranışsal, düşünsel ve gelişimsel gerilemelere, fiziksel şikayetlere, düşük benlik saygısına, kendine ve başkalarına karşı güven eksikliğine, idrar ve dışkı kaçırmaya, sürekli mastürbasyon yapmaya, uyum sorunlarına, ders başarısızlıklarına, dikkat eksikliğine, iletişim problemlerine, asosyal kişilik yapısı gelişmesine, kişilik bozukluklarına ve depresyona neden olabilir, gelecekte sadizm ve mazoşizm gibi cinsel sapkınlıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir ve çoğu zaman aynı şiddeti hatta fazlasını gelecekte etrafında olan kişilere uygulamasına yol açabilir. Oysa toplum olarak, her yönden gelişmiş bir ülke, sağlıklı yaşam koşulları ve çocuklarımızın mutlulukla, sağlıkla büyümesi beklentilerimiz var. Bu noktada hem devletimize, hem medyamıza, hem ruh sağlığı profesyonellerine, hem de ailelere çok fazla iş düşüyor. Cezai yaptırımların caydırıcı olacak şekilde yeniden düzenlenmesi, 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dahil edilmesi ve meslek edinme imkanlarının arttırılması, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun hızla bilinçlendirilmesi gerekmektedir.” dedi.

Bu gönderiyi paylaş